Reflü
mide içeriğinin yemek borusuna (özofagus) geri gelmesidir. Normalde
özofagusun en alt kısmında adaleden oluşan sfinkter bir valf görevi
yaparak mide muhtevasının özofagusa geri gelmesine engel olur. Alt
özofagus sfinkteri (AÖS) kendiliğinden açılır, ya da düzgün bir şekilde
kapanmazsa mide içeriği yemek borusuna doğru yükselmeye başlar ve reflü
meydana gelir. Gastroözofageal reflü hastalığı, yaygın olarak
gastroözofageal reflünün, daha ciddi bir şeklidir. Mide sıvısı asit
yapısında olduğu için reflüye asit reflüsü de denir.
Asit reflüsü oluştuğunda, gıda ve asit sıvısının tadı ağza geri gelebilir. Mide asidi yemek borusuna temas ettiğinde göğüste yanma hissi meydana gelir. Reflü sık görülür ve mutlaka bir hastalık anlamına gelmez. Haftada iki kez ve daha fazla oluşun reflü kalıcı reflü hastalığı olarak kabul edilir ve sonunda daha ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Reflü hastalığı her yaştan insanda olabilir.
Bazı
insanlarda gelişen reflü hastalığının nedeni hala belirsizdir. Ancak,
araştırmalar reflü hastalığı olan kişilerde istirahat halinde, AÖS’ nin
gevşek olduğunu gösterir. Hiatal herni (mide fıtığı) gibi anatomik
anormallikler de reflü oluşumuna katkıda bulunabilir. Hiatal herni
geliştiğinde AÖS diafragmanın üzerine çıkar. Normalde, diafragm mide
asidinin özofagusa geri gelmemesi için AÖS e yardımcı olur. Hiatal herni
olduğunda, asit reflüsü daha kolay oluşabilir. Hiatal herni, her yaşta
oluşabilir. Çoğu kez 50 yaş üzeri sağlıklı insanlarda normal bir
bulgudur. Çoğu zaman, hiatal herni, hiçbir belirti meydana getirmez..
GÖRH oluşumunu katkısı diğer faktörler şunlardır
Çocuklarda
normal, fizyolojik reflü ile reflü hastalığının ayırımı önemlidir.
Bebeklerde genellikle doğumdan itibaren reflü gelişebilir ancak bir
hastalığa neden olmaz, fizyolojiktir. Bir yaşından sonra devam eden
reflü hastalık olabilir. Çalışmalar bebeklerde ve çocuklarda reflü
hastalığının yaygın olduğu ancak genellikle gözden kaçtığını
göstermiştir. Örneğin, reflü hastalığı mide bulantısı, mide ekşimesi,
öksürük, larenjit, veya hırıltı, astım, zatürre gibi tekrarlayan solunum
problemlerine neden olabilir. Bebeklerde ve küçük çocuklarda sıklıkla
beslenme sırasında veya hemen sonra, sinirlilik görülebilir. Reflü
hastalığı olan bebekler beslenmeyi reddedebilir ve bunlarda gelişme
geriliği görülebilir. Reflü ile ilgili semptomları düzenli olarak ortaya
çıkarsa, ve çocuğunuzun rahatsızlığına neden oluyorsa çocuğunuzun
doktoru veya sağlık kuruluşuna başvurun. Sağlık kuruluşu veya doktorunuz
reflüyü önlemek için, bebeği beslenme sırasında birkaç kez geğirtmek da
bebeğin emzirmeden sonra 30 dakika süreyle dik bir pozisyonda tutmak
gibi, basit bir strateji öneriyor olabilir. Çocuk büyük ise, sağlık
kuruluşu, çocuğunuzun, sık sık ama küçük porsiyonlar yemesini ve
aşağıdaki gıdalardan uzak önerebilir.
Yatmadan 2-3 saat önce yemekten kaçınmak da yardımcı olabilir. Sağlık kuruluşu çocuğunuzun yatak başının yükseltilmesini tavsiye edebilir. Sadece ekstra yastıklar kullanmak yeterli olmayacaktır. Bu değişiklik işe yaramazsa, doktorunuz, çocuğunuz için ilaç reçete edebilir. Bir çocuğun reflü için ameliyatı nadiren gerekebilir.
İki haftadan daha uzun süre antasit ya da reflü ilaçları kullanmanıza rağmen reflü şikayetleriniz devam ediyorsa aile doktorunuz sizi mide ve bağırsak hastalıkları uzmanı bir doktora (Genel Cerrah veya Gastroenterolog) sevk edebilir. Sizin reflü hastalığı şiddetine bağlı olarak, tedavi yaşam tarzı değişiklikleri, ilaç veya cerrahi tedavi seçeneklerini içerebilir.
Doktorunuz, antiasit, asit üretimi durduran ve midenizin boşalmasını hızlandıran ilaçlar önerebilir. Ancak, bir ilaç tedavisine başlamadan önce doktorunuzun önerilerini mutlaka alın.
Antiasitler, genellikle mide ekşimesi ve diğer hafif reflü belirtilerini rahatlatmak için önerilen ilk ilaçlardır. Piyasada birçok marka üç temel tuz; magnezyum, kalsiyum, alüminyum hidroksit veya mide asidi nötralize etmek için bikarbonat iyonları farklı kombinasyonlarını içerir. Ancak antiasitlerin yan etkileri olabilir. Magnezyum tuz ishale, alüminyum tuzu ise kabızlığa neden olabilir. Alüminyum ve magnezyum tuzları genellikle bu yan etkilerini dengelemek için tek bir ürün içinde birleştirilir.
Kalsiyum karbonat içeren antiasitler, ayrıca ilave bir kalsiyum kaynağı olabilir ancak bu antiasitler kabızlığa neden olabilir.
Gaviscon, mide içeriğinin üzerinde bir köpük gibi durup alt özofagus mukozası üzerinde bir tabaka oluşturduğu için reflüyü önlemede oldukça etkilidir..
H2 blokerler, simetidin (Tagamet ), famotidin (Famodin), nizatidin (Axid), ranitidin (Ranitab, Zantac) gibi ilaçlar , asit yapımını azaltırlar. Bu ilaçlar kısa süreli rahatlama sağlar ve reflü belirtileri olan hastaların yaklaşık yarısında etkilidirler.
Proton pompa inhibitörleri omeprazol (Omeprol), lansoprazol (Lansor), pantoprazol (Panthec, Pantpas), rabeprazol (Pariet) ve esomeprazol (Nexium) gibi ilaçları içerir. Bu ilaçlar asit salgılanmasını inhibe (baskılama) ederler. Proton pompa inhibitörleri, H2 blokerlerinde daha etkilidirler. Hastaların büyük çoğunluğunda reflü semptomlarının iyileşmesi veya hafiflemesi bu ilaçlarla sağlanabilir.
Prokinetikler AÖS güçlenmesine ve midenin hızlı boşalmasına neden olurlar. Bu grup ilaçlar betanekol (Urecholine) veya metoklopramid (Metpamid) içerir. Metoklopramid ayrıca sindirim sisteminin motilitesini de artırır. Ancak prokinetiklerin yorgunluk, uyku hali, depresyon, anksiyete, fiziksel hareketlerde azalma gibi sık görülen yan etkileri vardır. Sukralfat (Antepsin) özofagus mukozası üzerinde koruyucu bir tabaka oluşturur ve böylece midedeki asit, safra tuzları ve enzimlere karşı koruyucu bir bariyer görevi görür
Ilaçların etki mekanizmaları farklı olduğundan, değişen ilaç kombinasyonlarının kullanılması semptomların kontrol edilmesinde daha etkili olabilir.. Yemekten sonra mide ekşimesi ve yanması olan İnsanlar antiasit ve H2 blokerlerini birlikte alabilirler. Antiasitler, başlangıçta mide asidini nötralize ederler, ve sonra H2 blokerleri asit üretimi bloke ederler. Tabii olarak en doğrusu her hasta için doktorun önerisi doğrultusunda ilaç kullanmaktır. Tedavi kombinasyonları belirti ve şikâyetlere göre her hasta için farklılık gösterebilir.
Belirtilerde yaşam tarzı değişiklikleri veya ilaçlar ile iyileşme yoksa, ek testlere ihtiyaç duyabilirsiniz.
Medikal tedavi ve yaşam tarzı değişiklikleri reflü belirtilerinde iyileşme sağlamıyorsa cerrahi yöntem diğer bir seçenektir. Cerrahi işlem aynı zamanda, sürekli ilaç kullanımı ve sürekli rahatsızlık hissine karşında makul bir alternatif olabilir. Fundoplikasyon reflü hastalığı için standart cerrahi tedavidir. Genellikle Nissen fundoplikasyon olarak adlandırılan teknik uygulanır. Nissen fundoplikasyon sırasında, midenin üst kısmı sfinkteri güçlendirmek, asit reflüsünü önlemek için alt özofageal sfinkterin etrafına sarılır ve ayrıca hiatal herni onarımıda yapılır.
Nissen fundoplikasyon işlemi genellikle laparoskopik olarak yapılır. Doktor karın ve pelvis bakmak için bir kamera ve küçük aletler kullanır. Laparoskopik fundoplikasyon deneyimli cerrahlar tarafından yapıldığında, çocuklarda dahil olmak üzere her yaştan insanlar için güvenli bir yöntemdir. Bu prosedür, standart (açık) fundoplikasyon ile aynı sonuçlara sahiptir. Ancak hastane yatış süresi (1-3 gün) ve işe geri dönüş süresi (2 hafta) daha kısadır. Reflü hastalığı teşhisi konulan hastalarda Nissen fundoplikasyon ameliyatının başarı oranı %90’ın üzerindedir. Ameliyatın başarısından kastedilen, gündelik ilaç kullanımının bırakılması, göğüste ağrı, yanma ve ağza acı su gelmesi gibi belirtilerin ortadan kalkmasıdır. Reflü hastalığı tedavisinde kullanılan endoskopik teknikler Bard EndoCinch sistemi, NDO Plicator ve Stretta sistemidir. Bu tekniklerde, anti-reflü işlemi endoskop kullanılarak yapılır. EndoCinch ve NDO Plicator sistemleri kas güçlendirmeye yardımcı pileleri oluşturmak için alt özofageal sfinktere dikişler koyarak gerçekleştirilir.. Stretta sisteminde elektrodler kullanılarak alt özofagusda küçük yanıklar oluşturulur. Yanık iyileşmesi sonucu oluşan skar dokusu, kasın sertleşmesine yardımcı olur. Bu üç prosedür yeni uygulanmaya başlanmıştır ; uzun süreli sonuçları henüz bilinmemektedir.
Kronik reflü hastalığı tedavi edilmediğinde ciddi komplikasyonlara neden olabilir. Mide asidinin yemek borusuna reflüsü nedeniyle oluşan inflamasyon sonucu mukozada hasar , kanama veya ülser yani özofajit gelişebilir. Doku hasarı sonucu oluşan skar yutma güçlüğü ve yemek borusu-darlıklara yol açabilir. Bazı insanlarda Barrett özofagusu (mide mukozası hücrelerinin anormal bir şekilde yemek borusuna doğru ilerlemesi) gelişir. Zamanla bu hücrelerde, çoğu zaman ölümcül olan yemek borusu kanseri gelişebilir. Bu nedenle reflü hastalığı ve komplikasyonları gelişen hastalar bir doktor tarafından yakından izlenmelidir. Çalışmalar reflünün astım, kronik öksürük ve pulmoner fibrozis bulgularını daha da kötüleştirdiğini göstermiştir.